İsviçre’de dün başlayan Ukrayna Barış Konferansı devam ediyor. Nidwalden kantonundaki Lucerne Gölü’nün yanında yer alan Bürgenstock kasabasında 100 ülke ve kuruluşun katıldığı konferansın 2. gününde bildiri taslağı yayımlandı. İsviçre Barış Çerçevesi Ortak Bildirisi başlıklı metinde “Bu konferans, Ukrayna’nın Barış Formülü ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı dahil uluslararası hukuka uygun diğer barış önerileri temelinde gerçekleştirilen önceki görüşmelerin üzerine inşa edilmiştir” denildi.
Ukrayna’da barış ve istikrarın sağlanması için ortak bir vizyonla nükleer güvenlik, küresel gıda güvenliği ve savaş esirlerinin serbest bırakılmasının talep edildiği bildiride, “Öncelikle, nükleer enerji ve nükleer tesislerin her türlü kullanımı güvenli, emniyetli, korumalı ve çevreye duyarlı olmalıdır. Zaporijya da dahil olmak üzere Ukrayna nükleer enerji santralleri ve tesisleri, Ukrayna’nın tam egemen kontrolü altında, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ilkeleri doğrultusunda ve gözetimi altında güvenli bir şekilde çalışmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
Ukrayna savaşında herhangi bir nükleer silah tehdidinin kullanımının kabul edilemez olduğu vurgulanan bildiride, “Küresel gıda güvenliği gıda ürünlerinin kesintisiz üretimine ve tedarikine bağlıdır. Bu çerçevede, serbest, tam ve güvenli ticari seyrüseferin yanı sıra Karadeniz ve Azak Denizi’ndeki limanlara erişim kritik önem taşımaktadır. Limanlarda ve tüm güzergah boyunca ticari gemilere, sivil limanlara ve sivil liman altyapısına yönelik saldırılar kabul edilemez” denildi.
Gıda güvenliğinin hiçbir şekilde silah olarak kullanılmaması gerektiği kaydedilen bildiride, Ukrayna tarım ürünlerinin ilgili ülkelere güvenli ve serbest bir şekilde sağlanması gerektiği belirtildi. Tüm savaş esirlerinin takas yoluyla serbest bırakılması talebinin bulunduğu bildiride, “Sınır dışı edilen ve yasa dışı olarak yerlerinden edilen tüm Ukraynalı çocuklar ve yasa dışı olarak alıkonulan diğer tüm Ukraynalı siviller Ukrayna’ya iade edilmelidir. Barışa ulaşmanın tüm tarafların katılımını ve taraflar arasında diyaloğu gerektirdiğine inanıyoruz. Bu nedenle, tüm tarafların temsilcilerinin daha fazla katılımıyla yukarıda belirtilen alanlarda gelecekte somut adımlar atmaya karar verdik” ifadeleri yer aldı.